Nasıl hamile kaldım?
Yine Google arkadaşımın bana istediğim kadar kaynak sunmadığı veya kafamı karıştırdığı enfes bir konu. Hamile kalmaya karar verdiğinizi birileriyle paylaşmaya başladığınız anda, 'Nasıl hamile kaldım?' adlı birçok hikaye ve makaleyle karşı karşıya kalıyorsunuz.
Önce ben size duyduğum tavsiyelerden bahsedeyim:
-Regl tarihinin ilk gününden itibaren sayarak, 11 ile 17. gün arası günaşırı ilişkiye girin.
-İlişkiden sonra ayaklarınızı tavana dikin, spermin iyice derine gitmesini sağlayın.
-İki taraf da sigara içmesin, içki içmesin, bal fındık pekmez gibi besleyici şeyler yesin.
Sonra da duyduğum sinir bozucu 'Nasıl hamile kaldım?' hikayelerinden:
-Ay canım biz karar verdik, bir gece yaptık ertesi gün test yaptım hamileyim!
-Bizim bir kerede oldu valla, ondan pek tavsiye veremeyeceğim, hihihihi!
-Meğer hamile kalmışım, ben 3 ay fark etmedim bile!
Gerçekten çevremde şöyle zorla hamile kalmış birini falan tanımadım. Ya da sadece ilk gecede başaranlar hikayelerini doya doya anlatmaya hevesliydi. Dolayısıyla biz de hem hikayelerin bize verdiği gaz, hem de kendimize duyduğumuz sonsuz güvenle, korunmasız ilişkiye girdiğimiz ilk gün hamile kalacağımı düşündük!
Evet, düşündük!
O ilk ilişkiden sonra beni göreceksiniz! Nasıl bir sağlıklı yaşamak, nasıl bir yediğime içtiğime dikkat etmek, eğilmemek, yorulmamak! Enfes bir anne adayıyım. Tabii hemen regl günüm yaklaşırken ilk testimi aldım ve bu aşırı özgüven hüsranla sonuçlandı. İlk denememiz Eylül'deydi.
Eylül - Ekim - Kasım - Aralık - Ocak - Şubat - Mart ayları, şu yazımda detaylarını anlattığım üzere sürekli hamilelik testleri yapıp, negatif sonuçlar görmekle geçti.
Eylül ayında, sigara içen eşimin dahi sigarayı çok azaltmasıyla, polenli bal, bademli süt, pekmez gibi aşırı besleyici besinlerle başlayan hikayemiz, yerini gitgide umursamazlığa bıraktı. Bir gerçeği anlamıştık: Öyle şak diye olmayabiliyordu!
Hem çocuk yapmaya çalışıp hem de çocuk yapma fikrine takıntılı olmamak çok zor bir kafa. Ancak psikoloji de kanıtlıyor ki, bu konuya kafayı taktığınız anda sadece olmasını zorlaştırıyorsunuz.
Bu arada ben Ocak ayında kendi işimi kuracağım yepyeni bir döneme girdim ve kendimi neden hemen hamile kalmamamın çok hayırlı olduğuyla ilgili ikna edebileceğim harika bir hikayem oldu. Ocak ayından itibaren iyice saldık. Ne ilişkiye girdiğimiz günlere dikkat ediyorduk, ne ben ilk aylardaki gibi ilişkiden sonra bacaklarımı tavana dikip önerildiği gibi 30 dakika bekliyordum. Ballar pekmezler yerini hızlı peynir ekmek kahvaltılarına bırakmıştı.
Kişisel gelişim öğretileri, 'Neyi istersen, senindir.' der. Oysa bence, 'Neyi istemeyi bırakırsan, o senindir.' Bununla ilgili çok güzel bir söz der ya; 'Bu, evrenin 'sen bakarken soyunamıyorum' deme şeklidir. İşte biz de bu konunun üstüne düşmeyi bıraktık.
Ve işte, böyle bir dönemin 4. ayında, Nisan ayında hamile kaldım. Gün hesaplamadan. Bacakları dikmeden. Bal pekmez yemeden. Hiç beklenmedik, konunun artık öncelik listemizde iyice aşağılara düştüğü, hatta 'nasılsa hamile kalmıyorum' diye peşin peşin ödediğimiz tatilimizi satın almamızdan hemen sonra. (Ki şimdi o tatil 10. haftama denk geliyor! Bakalım, doktor git derse gideceğiz, yoksa erteleyeceğiz.)
Diyeceğim o ki, benim kişisel deneyimim, bu işin bir formülü yok.
Varsa, tek formül kafaya takmamak. Ben denemeye başladıktan sonra 8. ayda hamile kaldım, ve arkadaşlarıma bunu gururla anlatacağım (hele bir 12. hafta gelsin!) için; 'ay canım biz bir seviştik oldu'cuların moral bozucu hikayelerine alternatif olup, benim gibilere umut olacağım için sevinçliyim.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşçakalın!
Yorumlar
Yorum Gönder